Mobilya Sektöründe Ormansızlaşmayı Önleme Dönemi Başlıyor

Mobilya sektöründe artık yeni bir dönem başlıyor: ormansızlaşmayı önlemeyen ürünler Avrupa Birliği pazarına giremeyecek. Ege Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (EMKOÜİB) öncülüğünde düzenlenen kapsamlı panelde, Avrupa Birliği’nin “Ormansızlaşmanın Önlenmesi Tüzüğü (EUDR)” hakkında sektör temsilcilerine kritik bilgiler aktarıldı. Amaç; Türkiye’deki mobilya, kâğıt, ambalaj ve orman ürünleri üreticilerini bu yeni sürece hazırlamak, riskleri azaltmak ve rekabet gücünü artırmak.

Avrupa Birliği’nin 29 Haziran 2023’te kabul ettiği ve 2025 yılı sonunda uygulamaya geçecek olan EUDR, sadece çevreyi koruyan bir düzenleme olarak değil, küresel ticaret kurallarını yeniden tanımlayan bir standart olarak görülüyor. Artık ihracat yalnızca fiyat ve tasarım kalitesiyle değil; kaynağın sürdürülebilirliği, ormanlara etkisi ve tüm tedarik zincirinin şeffaflığıyla belirlenecek.



EUDR Nedir? Ormansızlaşmanın Önlenmesi Tüzüğü Ne Getiriyor?

EUDR (EU Deforestation Regulation), Avrupa Birliği’nin ormansızlaşmayı azaltmak amacıyla getirdiği yeni bir yasal çerçevedir. Bu tüzük, ormansızlaşmaya yol açmayan kaynaklardan elde edilmiş ham madde kullanılmasını zorunlu kılıyor. Yani bir ürünün Avrupa pazarına girebilmesi için sadece kaliteli olması yetmeyecek; aynı zamanda kullanılan ağacın veya lifli hammaddenin yasal, izlenebilir ve ormansızlaşmaya sebep olmayan bir kaynaktan geldiğinin ispatlanması gerekecek.

Bu doğrultuda AB, ürünlerin tarladan, ormandan veya kesim sahasından çıkış noktasına kadar izlenebilir olmasını talep ediyor. Bu da şu anlama geliyor:

  • Ağacın / odunun hangi ormandan kesildiği, coğrafi koordinatlarıyla birlikte kayıt altına alınacak.
  • Tedarik zincirinde ara aşamalarda karışım (mix) olmaması istenecek.
  • Üretim sürecinin ormansızlaşmaya katkı sunmadığı kanıtlanacak.
  • Şirketler “durum tespiti ve risk analizi” dosyası hazırlayıp saklayacak.

Kısacası, EUDR artık sadece bir çevre başlığı değil; ticaretin yeni pasaportu olarak tanımlanıyor.


Neden Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri Sektörü İçin Kritik?

Türkiye mobilya sektörü bugün yıllık yaklaşık 4,5 milyar dolarlık ihracat hacmine sahip olan ve dünya liginde güçlü bir oyuncu olarak konumlanan bir sektör. Ancak bu gücün devam edebilmesi için artık “sürdürülebilirlik” ve “izlenebilirlik” kavramlarının üretimin ayrılmaz bir parçası haline gelmesi gerekiyor.

Ege Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mobilya Çalışma Komitesi Başkanı Müjdat Kemer, panelde yaptığı konuşmada şu değerlendirmeyi yaptı:

“Türkiye mobilya sektörü bugün 4,5 milyar dolarlık ihracatla dünya liginde güçlü bir oyuncu. Ancak EUDR ile birlikte artık yalnızca üretim kalitesi değil, hammaddeden son ürüne kadar tüm tedarik zincirinin şeffaflığı sorgulanacak. Bu tüzük; ormansızlaşmaya yol açmayan, sürdürülebilir kaynakların kullanıldığı, izlenebilir üretimi zorunlu hale getiriyor. Biz EMKOÜİB olarak bunu bir engel değil, sektörümüzün marka değerini artıracak küresel bir fırsat olarak görüyoruz.”

Kemer’e göre bu süreç yalnızca bir mevzuata uyum meselesi değil, aynı zamanda Türk mobilyasının küresel algısını değiştirecek stratejik bir adım. Doğru yönetildiğinde “Türk mobilyası” artık sadece tasarımıyla, fonksiyonuyla veya fiyatıyla değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve çevreye duyarlı üretim kimliğiyle anılacak.


EMKOÜİB'den Firmalara Destek: Eğitim, Yazılım, İzlenebilirlik

Müjdat Kemer, Birlik olarak şirketleri yalnız bırakmayacaklarını vurguladı. Açıklamalarına göre EMKOÜİB üç ana başlıkta çalışıyor:

  • Eğitim Programları: Firmaların EUDR’yi doğru anlaması, yükümlülüklerini bilmesi ve belge hazırlama süreçlerine hakim olması için bilgilendirme toplantıları ve teknik eğitimler planlanıyor.
  • Yazılım Tabanlı İzlenebilirlik Sistemleri: Tedarik zincirinin kaynağını, coğrafi bilgilerini ve dönüşüm adımlarını adım adım kayıt altına alacak dijital altyapılar geliştiriliyor.
  • AB ile Eşgüdümlü Rehberlik: Avrupa Birliği’ndeki muhataplarla iletişim halinde ilerleyerek, ihracatçıların sahada karşılaştığı sorunların çözüme kavuşturulması hedefleniyor.

Kemer, “Firmalarımızı bu sürece hazırlamak adına eğitimler, yazılım tabanlı izlenebilirlik sistemleri ve AB ile eşgüdümlü rehberlik çalışmaları planlıyoruz. Eğer süreci doğru okursak, Türk mobilyası sadece tasarımıyla değil sürdürülebilirliğiyle de öne çıkacak.” dedi.


Kağıt ve Ambalaj Sektörü Masada: İhracatın Üçte Biri

EUDR yalnızca mobilyayı kapsamıyor; kağıt, ambalaj ve orman bazlı tüm yan ürünler bu dönüşümün bir parçası. Bu yüzden kâğıt ve ambalaj üreticilerinin de sürece dahil edilmesi stratejik önem taşıyor.

Müjdat Kemer şu bilgileri paylaştı:

“Birliğimizin toplam 940 milyon dolarlık ihracatının 575 milyon dolarlık kısmını kağıt ve ambalaj ürünleri oluşturuyor. Kağıt-ambalaj sektörümüz, Türkiye’nin kağıt ürünleri ihracatının yüzde 25’ini üstleniyor ve bu rakam EMKOÜİB çatısı altındaki sektörlerin ne kadar güçlü bir üretim ve ihracat kapasitesine sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Panelimize kağıt sektörümüzün yoğun katılımı bizleri son derece memnun etti. Biz kağıt sektörümüzdeki daha fazla firmanın sürece dahil edilerek teşvik edilmesini çok önemsiyoruz. Çünkü bu dönüşümü hep birlikte sahiplenirsek, yalnızca EUDR’ye uyum sağlamış olmayacağız, Avrupa pazarında fark yaratan, sürdürülebilir üretimle anılan bir ülke konumuna da yükseleceğiz.”

Bu açıklamalar, EUDR uyumunun yalnızca çevre baskısı gibi görülmemesi gerektiğini gösteriyor. Aksine, Türkiye’nin ambalaj ve kağıt endüstrisinin “düşük riskli tedarikçi” olarak konumlanması ihracat kapasitelerini korumakla kalmayıp artırabilir.


EUDR: Ticaretin Yeni Pasaportu

Ticaret Bakanlığı AB Tek Pazar ve Yeşil Mutabakatı Dairesi Başkanı Elif Berrak Taşyürek, EUDR'nin stratejik önemini şu sözlerle anlattı:

“EUDR yalnızca çevresel bir düzenleme değil; ticaretin yeni pasaportudur. AB artık bir ürünün tasarımına ya da fiyatına bakmıyor; üretilen ağacın geldiği ormanın koordinatına, karbon salımına ve ormansızlaşmaya katkı yapıp yapmadığına bakıyor. Biz Bakanlık olarak hem mevzuat uyum sürecini yürütüyor hem de sektörlerimizin bu dönüşüme hazırlanması için yol haritaları oluşturuyoruz. Yükümlülüklerini zamanında yerine getiren firmalar sadece AB pazarına erişmeye devam etmeyecek, aynı zamanda ‘düşük riskli’ tedarikçi olarak rekabet üstünlüğü elde edecek.”

Bu açıklama, EUDR’ye uyum sürecinin aslında bir “gümrük bariyeri” değil, tam tersine bir “rekabet avantajı” olduğunu ortaya koyuyor. Artık Avrupa Birliği, satın aldığı her ürün için şu soruyu soruyor: “Bu ürün gezegene zarar veriyor mu?” Bu soruya şeffaf verilerle “hayır” diyebilen firmalar öne çıkacak.


Orman Genel Müdürlüğü: “Türkiye Bu Süreci Avantaja Çevirebilir”

Orman Genel Müdürlüğü Belgelendirme, Standart ve İş Geliştirme Şube Müdürü Metin Ünlü, Türkiye’nin mevcut orman yapısının aslında güçlü bir argüman sunduğunu vurguladı. Ünlü şu değerlendirmeyi yaptı:

“Türkiye orman varlığını artıran nadir ülkelerden biri. Orman Genel Müdürlüğü olarak iki yönlü bir sorumluluğumuz var: Hem doğayı korumak hem de üreticimizin, ihracatçımızın uluslararası pazarda dışlanmasını engellemek. Firmalarımızın sahadan veriyi doğru toplamakla yükümlü olduğu yeni bir döneme giriyoruz. Bu zorlayıcı bir süreç gibi görünse de şunu açıkça söyleyebilirim: Eğer bu dönüşümü doğru yönetirsek Türkiye sürdürülebilir orman ürünleri üretiminde küresel bir referans noktası haline gelebilir. Hazırlanan, dijitalleşen, izlenebilirlik altyapısını kuran firmalar yalnızca AB’ye değil, dünyanın her pazarına güvenle ürün gönderecek. Ormanlarımızın geleceğiyle ihracatımızın geleceği artık aynı masada konuşulmak zorunda. Bu yüzden bugün burada yaptığımız panel sadece bir mevzuat açıklaması değil; Türkiye’nin sürdürülebilir üretim vizyonunun başlangıcıdır.”

Bu ifadeler, EUDR’yi sadece bir uyum zorunluluğu değil, aynı zamanda Türkiye’nin “sürdürülebilir üretim üssü” olarak konumlanması için stratejik bir fırsat olarak okumak gerektiğini ortaya koyuyor.


Firmalar İçin Yol Haritası: EUDR'ye Uyum İçin Atılması Gereken Adımlar

Mobilya, kağıt, ambalaj ve orman ürünleri sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar için EUDR uyumu artık ertelenebilecek bir konu değil. Aşağıda öne çıkan başlıklar yer alıyor:

  1. İzlenebilirlik (Traceability) Sistemi Kurun: Hammaddenin kaynağını, tedarikçisini, türünü ve coğrafi koordinatlarını dijital olarak kayıt altına alan bir alt yapı oluşturulmalı.
  2. Yasal Uygunluk Belgelerini Saklayın: Kullanılan ağaç veya lif kaynağının yasal kesim olduğuna dair belgeler şeffaf bir şekilde arşivlenmeli.
  3. Risk Analizi Hazırlayın: Tedarik zincirinizde “ormansızlaşma riski” olup olmadığını yazılı hale getiren bir değerlendirme dosyası oluşturulmalı.
  4. Tedarikçi Denetimini Güçlendirin: Sadece kendi fabrikanız değil, size ham madde veren her tedarikçinin EUDR’ye uygun çalışıp çalışmadığı takip edilmeli.
  5. Dijitalleşmeye Yatırım Yapın: Manuel takip dönemi kapanıyor. Denetleyici otoriteler, PDF değil gerçek zamanlı ve doğrulanabilir veri görmek isteyecek.
  6. Eğitime Katılın: Birliklerin, bakanlıkların ve resmî kurumların düzenlediği bilgilendirme toplantıları kritik önemde. Bu eğitimlere katılmayan firmalar rekabette geri düşebilir.

Bu adımlar sadece AB pazarını korumak için değil, aynı zamanda firmaların küresel ölçekte “düşük riskli tedarikçi” olarak konumlanması için de hayati.


Sonuç: Sürdürülebilirlik Artık Bir Tercih Değil, İhracat Şartı

EUDR ile birlikte, “çevreye duyarlı üretim” bir pazarlama söylemi olmaktan çıkıyor ve doğrudan ihracat şartına dönüşüyor. Türkiye’nin orman ürünleri, mobilya ve kağıt sektörleri için bu düzenleme ilk bakışta zorlu görünse de, uzun vadede markalaşmayı ve değerli pazarlarda yer almayı kolaylaştıracak.

Bugün atılan adımlar sadece ihracatı korumuyor; aynı zamanda Türkiye’yi sürdürülebilir mobilya ve orman ürünleri üretiminde küresel bir referans haline getirebilecek stratejik bir konuma taşıyor.

Özetle: Ormanlarımızın geleceği ile ihracatımızın geleceği artık aynı başlık altında konuşuluyor.

Etiketler

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Lütfen yorumlarda küfür, hakaret, spam kullanmayın. Tüm yorumlar admin tarafından incelenmektedir.

Top Post Ad

Below Post Ad